Milliyet – 13 Şubat 2004

M13-subat-2004-BNİTELİKLİ KONUT

Artık ulus olarak, mal almayı, mal satmayı, ticareti, kar etmeyi öğrendik. Girişimcimiz, üreticimiz dünyanın öbür ucuna mal satıyor. Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin, mal alan, mal satan elinde çantası ile bir Türk’e rastlıyorsunuz. Alıyor, satıyor, müteahhitlik yapıyor, işletmeler kuruyor ve çok da başarılı oluyor. Üstelik bütün bunları bozuk bir düzende, üç haneli, çoğunlukla iki haneli, çeyrek asırdan fazla süren enflasyonist bir ortamda öğrendik. Bu arada küçük yatırımcılarımız da çok şey öğrendi. Parası olmayan yok ile yetinmeyi, geçinmeyi, üç beş kuruş arttırıp parasını değerlendirmeyi, ama döviz alarak ama döviz satarak zarar etmeyi, kar etmeyi öğrendi. En iyi yatırım gayrimenkul dedik, deprem felaketi başka şeyleri öğretti. Benim için gayrimenkul hala iyi bir yatırım aracıdır. Enflasyon tek haneli rakamlara da inse, iyi yatırım olmaya devam edecektir. Enflasyonun düştüğü ortamlarda gayrimenkul yatırımları, iyi yatırım olmaktan uzaktır demenin şartları ülkemiz için geçerli değildir. Bunun nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:

Birincisi; gayrimenkul, özellikle konut hala ailelerin çocukları için iyi bir güvence özelliğini korumaktadır ve bu nedenle, yapılan konutlar alıcı bulmayı sürdürecektir.

İkincisi; ülkemizde gerek fiziksel yıpranmalar nedeniyle, gerekse değişen afet yönetmelikleri nedeniyle konut stoklarımızın çok önemli bir bölümünün yenilenmesi gerekmektedir. Yani bu nedenle de çok sayıda yeni konuta ihtiyaç vardır.

Üçüncüsü; kaçak yapılar ve gecekonduların, kent yenileme projeleriyle dönüşüme tabi tutulması gerçeğidir. Tabi bu da yeni konutlar anlamına gelir.

Bütün bu saydığım nedenler konutun önemini ve cazibesini ortaya koyuyor. Ama nasıl bir konut? Nerede, kimin yaptığı, nasıl yaptığı konut? Bugün konut alıcısının soracağı veya sorması gereken soru budur. Ekonomik krizler, enflasyonist ortamlar, bize çok şey öğretti; ama yaşanan deprem felaketleri de konunun bir başka yanını gündeme getirdi. Evet, ülkemizde bundan sonra da konut yapılacak, alıcı bulacak, iyi yatırım olma özelliğini de koruyacak; ama eski anlayışa göre değil… Daha önce de söyledim. “Canım alalım bir köşede dursun, alınmış alınmıştır” diye konut alınmayacak ve satılmayacak. Bugün ihtiyaç duyulan nitelikli konuttur. Ülkemizin nitelikli konuta gereksinimi vardır ve bu konutlar da yapılacak ve alıcı bulacaktır. Peki nitelikli konut derken ne demek istiyoruz? Konutun nitelikli olması için hangi şartların oluşması gerekir? Ya da nasıl bir konut alıcı bulur? Konut alıcısı nelere bakmalıdır? Konutu yapacak olan firma, önce doğru bir yer seçmeli. Doğru yer, İstanbul için, Taksim merkez alınmak koşuluyla 50 km’lik bir çap içinde kalan alandır. İzmir – Ankara – Bursa ve diğer kentler için bu çap, kentlerin büyüklüğüne göre ve gelişme aksına göre değerlendirilmelidir. İkincisi; firma bugüne değin ihmal edilen proje kavramını önemsemelidir. Rasgele tasarlanmış projelerden artık iyi sonuçlar beklemek hayaldir. Bugüne kadar proje kavramı hem nitel açıdan, hem nicel açıdan ihmal edilmiştir. Ama bilinmelidir ki, proje işin en önemli kısmıdır. Kullanım açısından, teknik açıdan, mühendislik ekonomileri açısından ve pazarlama mantığı açısından…

Yapımcı ya da yatırımcı firma bu iki olgu başta olmak üzere, kullanacağı teknoloji, afet yönetmeliklerine göstereceği dikkat, çalışma prensipleri, kalite belgesi, uluslararası sertifika ve standartlara göstereceği özen önem taşımaktadır.

Artık konut alıcısı bunları biliyor, öğreniyor, okuyor, araştırıyor. Çünkü bundan sonra böyle olacak. Konut alıcısı bütün bu noktaları dikkate alacak. Peki konut alıcısı başka nelere bakar ya da bakmalıdır? Artık sadece konut tek başına bir şey ifade etmiyor. Çevre koşulları, ulaşım, sosyal aktivitelere olanak sağlayacak sosyal donatılar, konutun ya da sitenin güvenliğini sağlayacak unsurlar, otoparklar, ortak alanların bakımının ne kadar sağlandığı, iyi yapılmış bir site yönetim planı önem taşıyor. Artık konut dediğimizde aklımıza çevresiyle birlikte yaşanacak bir ortam geliyor.