Hürriyet – 2 Haziran 2005
KİRALAR NEDEN YÜKSEK
Son birkaç yıldır özellikle İstanbul’da giderek artan bir biçimde kiralık ev sorunu ortaya çıktı. Lüks semtlerde kira bedelleri son derece yüksek, orta gelirli bir ailenin o semtlerde ev kiralaması olanaksız. Diğer semtlere baktığımızda da çalışan bir aile için zaten yüksek olan kira bedelleri bir buçuk yıldan bu yana daha da yükseldi. Bunun iki önemli nedeni var. Birincisi; Faizlerin giderek düşmüş olması, faizle geçinen kesimleri üretilmiş, ancak yakın zamana kadar boş olan evlerden satın almaya yönlendirdi. Faizle geçinen kesimler ev satın alarak, satın aldığı evi kiraya vermeye başladı. Zira artık kira gelirleri, paranın getirisinin üzerine çıktı. Son zamanlarda artan ev satışlarının önemli bir nedeni budur.
İkincisi; Birkaç yıldan beri konut arzının yani konut yapımının azalması. Belediyelerden alınan yapı kullanma izinleri (iskan) veya yapı izin belgelerine (ruhsat) sayıca baktığımızda çok ciddi azalmaların olduğunu görürüz. 1990’lı yıllarda yapılan konutların, bugün için ancak 1/4’i yapılabiliyor. Şu anda birçok firma ve kooperatif birlikleri yeni konut projelerine başlamak üzere hazırlık yapsalar da, birkaç yıldan bu yana gerek özel sektörün ürettiği konut sayısı, gerekse kooperatif kesiminin ürettiği konut sayısında ciddi bir azalma söz konusudur. Özellikle kooperatif kesiminin ürettiği konut sayısındaki azalmanın kira bedellerinin yükselmesinde çok büyük payı var. Kooperatif kesiminin ürettiği konutlar genellikle orta ve alt orta gelir grubuna yönelik evlerdir. Bugün için özel sektör bu kesime hala yönelmemiştir. Oysa kooperatifler aynı kesimi çok kolaylıkla ev sahibi yapabilmekteydi. Alt orta ve orta gelir grubunda bulunan ailelerin ev sahibi olmaları güçleştiği için, bu aileler mecburen kiralık konuta yöneldiler. Bir yandan nüfus artışı, diğer yandan süregelen iç göç baskısı, bütün bunlara eklenen konut arzının azalmış olması, yapı kooperatifçiliğinin yaşadığı sıkıntılar, bugün yaşanan kiralık konut sorununun başlıca nedenlerini oluşturmaktadır.
Ancak üzerinde en çok durulması gereken konu; Bugüne değin beğensek de, beğenmesek de eksikleriyle, fazlalarıyla kooperatif kesiminin gerileme içinde olması esas konuta ihtiyacı olan kesimlerin ev sahibi olamaması gibi bir tablonun ortaya çıkmasına neden olmuştur ki ev kiralarının bu denli yüksek olmasında bu husus kesinlikle dikkatten kaçmamalıdır. Kooperatifçilik konut edinmede önemli bir olgudur, varlığını neredeyse 160 yıldır dünyada başarı ile sürdürmektedir. Ülkemizde siyasi iktidarların kooperatifçiliğe bakış açısı ve destekten yoksun bırakması, kooperatiflerin başı boş denetimsiz görüntüleri halkı kooperatiflerden uzaklaştırdı. Oysa böyle olmamalıydı. Zira kooperatifler bütün olumsuz koşullara rağmen bugüne değin ülkemizdeki mevcut yasal konutların yüzde 25’ini yapmış çok önemli kuruluşlardır. Üstelik bu yüzde 25 toplumun dar ve orta gelirli kesimdeyse ve gerçek ihtiyaç sahibiyse ki, böyle bu rakam daha da anlamlıdır.
Ülkemizde kiralık konut üretimi yoktur. Devlet de, kooperatif kesimi de, özel sektör de mülk konut üretmektedir. Bu şartlar altında ülkemizde mortgage sistemi tesis edilmiş bile olsa, esas konuta ihtiyacı olan kesimin ev sahibi olmasını sağlamak için bence kooperatif kesimi teşvik edilmeli, kooperatif kesimi de yeniden yapılanarak yeni şartlara uyum sağlayabilmelidir. Bu konuda gerek kooperatiflere, gerekse devlete önemli görevler düşmektedir. Aksi halde, kiralık ev konusunda yaşanan sıkıntı daha da çoğalabilir.