Konut – Ocak Şubat 2004

KOcak-subat-2004-BÇok uzun yıllar başta konut olmak üzere gayrimenkul en iyi yatırım aracı olarak görüldü, bir yandan nüfus artışının baskıları, bir yandan göç baskısı sonuçları, diğer yandan konutun iyi, bir yatırım aracı olarak görülmesi ülkemizde bilinçsizce ve yoğun olarak konut yapımı sonucunu getirdi. O günlerdeki anlayış, “ev olsun da nerede olursa olsun, nasıl olsa bir gün burası da değerlenir” mantığında evler yapıldı ve alıcılar bulundu. Yaşanan ekonomik krizler, üst üste yaşanılan deprem felaketleri, bu işin yanlışlığını hem konutu yapanlar açısından hem de alıcılar açısından ortaya koydu. Bugün yüz binlerce konut yapılmış ama alıcı bulamamış yada konutlar yarım kalmış vaziyette bekliyor. Birincisi; artık konut bir yatırım aracı olarak görülmüyor, ikincisi; artık her yapanın konutu satılmıyor. Konutun yapılıp, satılabilir olması için; iyi yerde olması, zemin tedbirlerinin alınmış olması, statik olarak güvenliğinin olması ve hepsinden önemlisi kimin yaptığı önem taşıyor. Artık bu konuda bir bilinç oluşmuştur.

Ekonomik dengelerde bir bozulma olmaması halinde, faizlerdeki düşüş sürecektir. Bankalar özellikle tüketici kredilerine, konut kredilerine daha fazla ağırlık verecektir. Bankaların uzun vadeli, düşük faizli hatta şimdilerde sözü edildiği gibi, bir miktar sübvanse edilmiş konut kredileri verilmeye başlanmasıyla, konut piyasasında önemli bir canlanma olacaktır. Canlanma derken , hiçbir zaman geçtiğimiz yıllardaki kadar büyük bir gelişme yada konut seferberliği elbette olmayacaktır. Ancak birkaç yıldan beri süre gelen daralma , büyüme eğilimine geçecektir.

2004 yılında kayda değer bir büyüme olmaz ancak bunun sinyalleri ortaya çıkar. İnşaat sektörü açısından kayıp edilmiş bir yıl olmaz, hazırlıkların yapıldığı bir yıl olur. “Bu canlanışı hızlandırmak için neler yapılmalıdır” diye geçmişte sorulsaydı hemen; alt yapılı arsa üretimi, kredi olanakları v.s. diye sayardık ama şimdi yapılması gerekenleri piyasa koşulları yada ekonomik koşullar ortaya koyacaktır. Devlete düşen görev ise, bürokrasinin azaltılması, bürokratların eğitilmesi, yerel yöneticilerin, yatırımcıları para matbaası olan bir kurum olarak görmemesi gibi koşullar yeterli olacaktır. Yani kafaların değişmesi gerekir. Hem konutu yapanların kafası değişmeli hem de siyasilerin ve bürokratların kafaları değişmelidir. Konutu ülkemizde kimler yapıyor ? Özel kuruluşlar, kooperatifler ve az miktarda da Devlet yapıyor.

Birincisi; Devlet konut yapmamalı, bu denli özelleştirmenin tartışıldığı bir Türkiye’de Devlet’in konut yapmasının izah edilebilir bir yanı yoktur. Siyasiler bu sevdadan vazgeçmelidir.

İkincisi; kooperatiflerin kendilerini yeni oluşan ekonomik, teknolojik, sosyolojik şartlara göre yenilemesi gerekir.

Üçüncüsü; firmaların da aynı kooperatifler gibi yeni oluşan şartlara uyum sağlayacak noktaya gelmesi gerekir. Örnek olarak küçük firmalar, birleşerek daha büyük firmalar olabilmeli kurumsal yapılarını güçlendirmeli, Uluslararası standartlarda çalışabilecek donanıma sahip olabilmelidir.